Tansiyon Dengesizliği Hastaların birçoğu, tansiyonun neden yüksek olduğunu doktorlarından öğrenmek ister. Senelerdir yapılan araştırmalar, bu sorunun cevabının çok çeşitli şekillerde olduğunu göstermiştir. Kan basıncının seviyesi, birçok organın etkileşimi neticesinde ortaya çıkar. Bu çok faktörlü oyunda, her çarptığında kuvvetli bir şekilde kanı pompalayan kalp ve pompalanan kanın dolaştığı büyük, orta, küçük, mikroskobik ve minnacık olan damarlar, beynin kontrolündeki sinir sistemi, böbrekler ve hormonlar önde gelir. Bu öne çıkan unsurlar, kan dolaşımından ve damarlarda meydana gelen değişikliklerden her saniye haberdardır. Aynı zamanda vücudun farklı bölgelerinde olup bitenleri de izlerler. Birbirleriyle sinir sistemi ve hormonlar vasıtasıyla haberleşirler. Kan Basıncı Sürekli Değişir Kan basıncını sürekli izlediğimizde, çok sık değişiklik gösterdiğini fark ederiz. Yatarken farklı, otururken farklı, yemek yerken farklıdır. Uyku sırasında düşüktür, uyandıktan sonra yükselir, kızınca ve üzülünce daha da yükselir. Kan basıncının farklı koşullara uyum sağlaması, bu kadar oynak olmasıyla mümkündür. Bu dengenin sürdürülebilmesi için organlar arasında hızlı bir iletişim mevcuttur. Kalpten çıkan büyük atardamar üzerinde ve şah damarlarda özel dinleme alanları bulunmaktadır. Kan basıncındaki saniyelik değişikliklerden anında haberdar olan beyin, diğer taraftan da böbreklerden gelen bilgileri değerlendirmesinin ardından damarlara, kalbe ve böbreklere emirler yollar. Böbrekler de sürekli bir şekilde kan basıncını izler ve değişiklikleri sinirler vasıtasıyla beyne iletir. Bununla yetinmez, salgıladığı maddelerle hem kendisine hem de damarlara mesaj göndererek tansiyonu etkiler. Vücutta olup bitene cevap olarak salgılanan bazı hormonlar da bu etkileşime katılır. Kısacası, tansiyonun ayarlanmasına doğrudan veya dolaylı etki yapan o kadar çok faktör vardır ki, çoğu zaman yüksek tansiyon hastalığının tek sebebi şudur demek mümkün değildir. Eğer kan basıncını düzenleyen sistemin bir parçası gerektiği şekilde çalışmazsa, haberleşme sistemi yanlış mesajlar göndermeye başlar. Örneğin, damar duvarlarında ya da böbreklerdeki algılamalarda oluşan bir yanlış anlama, beynin damarlara "büzülün" emri göndermesine sebep olabilir. Oldukça sık görülen bu durum, kan basıncının normal oranlarda tutulacağına yükselmesine sebep olur. Bu uyarılar sürerse damar duvarları kalınlaşıp istense bile genişleyemez hale gelir. Böylece yüksek tansiyon kronik bir hale gelir ve kontrolü giderek zorlaşır. Her an kalpten, damarlardan ve böbreklerden kan basıncı hakkında beyne giden haberler değerlendirilir ve gereken emirler sinirler vasıtasıyla yollanır. Tansiyonu yükseltmek istendiğinde kalbe daha güçlü bir şekilde kasılması, damarlara büzülmeleri için emir yollanır. Hipertansiyonun ortaya çıkmasına ve ilerlemesine sebep olan durumlar, bu mekanizmaları etkileyerek zarar verirler. Yüksek Tansiyon Bazen Bir Hastalığa Bağlı Olabilir
Sol karıncık kasılınca ana atardamarın başındaki kapı açılır ve kan aort damarının içerisine dolar. Yalnızca aortun değil, tüm damarların duvarı esnektir; dolan kan ile esneyip genişlerler. Damar duvarlarındaki esneklik, büyük tansiyonun normal sınırlarda kalması için oldukça önemlidir. Kan akımı sona erince aort kapağı kapanır, kalp gevşeyip diğer atım için dolmaya başlar. Bu arada damarların içerisindeki basınç düşer. Esnek damar duvarındaki genişleme geri döner. Damar duvarındaki esneklik, bu kez küçük tansiyonun fazla düşmemesine neden olur. Yaş ilerledikçe çoğu insanın damar duvarlarının esnekliği azalır. Damar sertliği meydana gelirse bu durum hızlanır. Azalan esneklik, kalpten pompalanan kanın damar duvarına yaptığı basıncı yükseltir. Büyük tansiyonun seneler geçtikçe ilerlemesinin en önemli sebeplerinden biri damar esnekliğindeki azalmadır. |